"Birini sevmek tam olarak nedir bilmesem de bunun aşk olduğunu adım gibi biliyordum. Bir arkadaş, bir flörtten öteydi. Aşıktım ona. Seni seviyorum ha-neul."
Bazı şeylerin farklı yönlerini görebiliyordum artık. Olmuş bitmiş bir şeyin gerçek tarafını anlayabiliyordum. O zaman göremediklerimi şimdi anlıyordum. Ama bu his beni ne üzgün ne de mutlu hissettiriyordu. O kocaman boşluktaydım hala. Ne bir adım geride ne de bir adım ilerideydim. Yine hep olduğu gibi aynı yerdeydim. Ama hiç hissetmediğim bir duygu artık benimleydi; Pişmanlık.
Bir yandan hemen uzaklaşmak, tamamen kurtulmak istiyordum. Diğer yandan da kaçmadan savaşmak istiyordum. Pes ettiğimi artık kabul edebiliyorum. İçimde benimle gelen bu duyguları kabul edemiyordum. Onlardan kurtulmak istiyordum. Ne kadar kurtulmaya çalışsam da onlar sanki bana daha fazla yapışıyor, daha fazla kendilerini hissettiriyorlardı. Onlardan kurtulmak için ne yapacağımı bilemiyordum. Her yolu deniyordum. En son zamana bırakmaya karar vermişken yeniden vazgeçiyor hemen bir şeyler yapmak ve onlardan yine kurtulmak istiyordum. Eskiden sevdiğim, yapmaktan hoşlandığım şeyleri yeniden arıyorum. Sevdiğim ve bana iyi gelen pek bir şey olmadığını fark ettim. Yine de bazı şeyleri deniyorum. Zaman geçirmek, düşünmemek, tekrar o duygulara esir olmamak için. Sevmediğim, aslında başkaları için yaptıklarımdan hızlıca kurtuluverdim. Şimdilerde daha iyi gidiyor gibiyim. Daha sakin daha hareketsizim. Kendimi bulmak istiyordum ama bunun da kolay olmadığını farkettim. Bu yaşımda hangi rengi sevdiğimi bile bilmiyorum. Ama sonra da illa ki bir rengi diğerlerinden çok sevmem gerekmiyor diye düşünüyorum. İşte ikili duygular, karmaşalar burada başlıyor. Herkes gibi olmak zorunda değilim ile onlar gibi olsaydım keşke düşünceleri arasında gidip geliyorum. Neredeyse tüm düşüncelerim çift bu şekilde. Hem artı hem eksi. Nereyi seçeceğimi bilmiyorum. Çevremdekiler her şeyi çok biliyormuş gibiler. Bazı şeylerde beni saflıkla yargılayıp, sende çok safsın hiçbir şey bilmiyorsun diyorlar. Ama siz de çok biliyorsunuz bence. Ve beni gerçekten yoruyorsunuz. Sizi çevremde istemiyorum. Karmaşanızı, samimiyetsizliğinizi, sadece kendinizi düşünmelerinizi çekemiyorum. Ve üzücü yanı tüm insanların böyle olması.
Bir kişi bile bunun tersi olmadı. Beni hiç yanıltmıyor hislerim. En başta insanlar hakkında ne hissettiysem en sonda da bunu hissediyorum. Ama hala önce kendime güvenip ona göre hareket etmeyi başaramadım. Tüm hayatım boyunca yalnızca ben varım. Nedense, nedense hep bu saçma kişilikler benden önce oluyor. Kendimi sevemiyor muyum? Yoksa gerçekten ben çok mu önemseyip, gerçek duygularımla yaklaşıyorum? Neden benim gibi birisi daha yok.