''İki Dilek Tuttum. Biri Sana Biri Bana...'' ↫엘리프 일기 ↫Elif'in Günlüğü ↫Elif's Diary

 

05:30

Ruhumuz ne istiyor. Ruhum ne istiyor. Avuçlarımdaki yıldızları bir bir döküyorum. Çabalıyorum, her şey için. Daha da iyi düşünmek için. Yardıma ihtiyacı olan her şeye koşabilmek için. Öldüğümde gerçekten yaşamış olmak için çabalıyorum. Geriye dönüp baktığımda acabalar ve keşkelerle dolu bir yaşam yaşamamış olmak için. Ne olursa olsun ben çok güçlüyüm. Her gün yeniden nefes alıyorum, her gün yeniden acılara, kişiliğime, bu hayata karşı dimdik duruyorum. Ben Elif'i öldüreli çok oldu. Ama izleri hala bedenimden gitmiyor. Nasıl yapacağımı bilmiyorum. Hala bir şeyleri bilmiyorum. Yıllar geçti ama öğrenemiyorum. Kendime acı çektirmeyi çok iyi biliyorum. Mutlu olmayı, mutlu etmeyi, sevmeyi, sevilmeyi bilmiyorum. Öğrenemiyorum da. Bu kısacık hayatta mutlu etmek için değil mutlu olmak için yaşıyorsun diyorum kendime ama mutluluk nerede??

Hep bir arayış içinde insan. Hep bir cevap alma, neyin neden olduğunu öğrenme. Bizi yıkan, acıdan daha da acıtan belirsizlik. Belirsizlik beni 5 yıldır kor ateş gibi yok ediyor. Ruhunda sürekli bir şeylerin dolaşıyor oluşu beni rahatsız ediyor. 

Bazı şeyler geçip gidiyor ya. Bazıları senden bir şeyler alıyor, bazıları ekliyor. Benim iki hanem de eşit. Alışmaya çalışmak diye bir şey yok. Hiçbir şeye alışılmıyor. Zaman geçtikçe eskiyor her şey. Bazı şeyleri kaybediyor insan. Üzülmemek diye bir şey de yok. Üzüle üzüle kendini buluyor insan. 

İki dilek tuttum. Biri sana, biri bana. Acıdan kurtulmam için, acıdan kurtulman için...

Ve bana geceler yetmiyor. Günler yetmiyor. İnsan olmak yetmiyor. Sözcükler, diller yetmiyor.