Bekliyorum, ömrümün sonuna kadar da sonsuza kadar da beklerim...↫엘리프 일기 ↫Elif'in Günlüğü ↫Elif's Diary

Geride bıraktıklarımı ve benim seçimim olmadan geçmişe ait olmayı seçen şeyleri düşündüm. Sessiz ve sakinim. Dışarıdan tam aksi görünsem ya da görünmeye çalışsam bile. Geçmişte kalan ama bana ait olmasını isterdim diyebileceğim bir kaç şey var. Yavaşça adım atarken bunu düşündüm. Eskinin bende bıraktığı izleri hissettim. Hala orada olmasını istediğim bir şey var. Dönüp dönüp baktığım, artık olmadığını görünce garip bir üzüntüye kapıldığım şey. Hala aynı yerde olsa ne yapardım, şimdiki kadar cesaretli olabilir miydim? Bugün tekrar hissettim o geçmişi. Tekrar cesaret edip baktım eskiden var olduğu yere. Canım yandı. Hemde hissiz olduğunu düşündüğüm kalbimde hissettim bunu. En derininde kalbimden bir şeyler kıpırdandı. Üzüntü, gözyaşı, beklemek, sabretmek.... Bunları tekrar tekrar hissettim en derinden gelen o kıpırdanmayla.
Kendimi değiştirmeye başlayalı çok olmadı. Henüz içimdeki deli kızı öldürmedim. Onu yeniden gün yüzüne çıkardım. Çılgın, ele avuca sığmayan, pat küt laflar savuran, dilediği gibi davranan, istediğini alan,.... ve daha bir çok kişilik özelliğim.
Hepsini geri davet ettim. Hepsine yeni bir şans verdim. Kendimi yaşatmak için şans verdim onlara. Hayatımı sorgulamamak için kitaplara sarıldım yeniden. Yapmadığım, asla dediğim ne varsa onlara şans verdim birer birer. Mutluyken yazı yazmaya, mutluyken de huzurlu olmaya şans verdim. Mutsuzluğumu kalbimin en derinlerine aşkla gömdüm. Hiç okumadığım kitap tarzlarını okumaya başladım. İlk kez rap şarkı dinledim. Çok korktuğum halde bir kediye dokunup onu okşadım. Mutluluk hormonunun etkisindeyken ağladım. Yemek yiyerek, hemde 9 yıllık esaretimden kurtulup yiyerek üç aylık kan şekeri ortalamamı düşürdüm. İdeal, sağlıklı bir insanın değer aralığını  kastediyorum. Dilediğim kadar büyük kalemliğe sahip olarak kalem sayımla olay oldum. Sayısı için iddiaya bile tutuşuldu o derece çok. İstediğim elbiseyi giydim. Beyaz, bembeyaz bir ayakkabı aldım. Kirlenmesinden korkmadan onunla adım attım. İlk kez denizle kucaklaştım. Fitness'a gittim. Günde 2 litre su içmeye başladım. Hemde öncesinde günde 1 bardak bile su tüketmezken. Kendi isteğimle hiçbir baskı hissetmeden tarçın yedim. En yakın arkadaşım ''Yavru kuş Hedon'a'' yemek yemeyi, bir yerlerde bir şeyler içmeyi ben teklif eder oldum. İlk kez birini evime davet ettim. (Minik karpuzumu dişleyip kaçtı 😂😂😆😆 ) Hiç kimseyi tanımadığım bir ortama girdim. ( Hala kimseyi tanımıyorum ve hala oradayım.) Minimalist anlayışım ve içimden gelen hislerle eşyalarımı azalttım. Yılların birikmişliğini aslında üzerimde biriken yükü çöpe gönderdim. ( Nasıl minimalist oldum yazım hazırlık aşamasında hız konusunda elimden geleni yapıyorum ama kolay bir konu değil) Paketli gıdaları daha az tüketmeye ve tek kullanımlık plastikleri kullanma sıklığımı azaltmaya çalışıyorum. Teknoloji diyetleri uygulamaya başladım. Kendime önem vermeye karar verdim. Bedenime bakım yapmaya başladım. Geçmişte kalan unutamadığım birinin peşine düştüm. Yıllar süren arama sonuçlarım ( 5- 6 yıl sonra) başarıyla sonuçlandı. Hastane fobimi yendim. İlk kez kankamla sinemaya gittim. ( Film berbattı 😒😒 ) Film izlemeye önem vermeye başladım. Artık 2 haftada bir sinemadayım. Düzen takıntımdan kurtuldum. Çiçek büyütmeye başladım. ( 10 Yılda açan çiçek 2 yıl olmadan açmaya başladı, sevginin gücü her şeyi yener ✌ ) Açıklamak istemediğim bir konuda 2 kez yenilgiye uğradım ama pes etmemeye karar verdim. Kendi adımda biriyle ilk kez bu kadar şey paylaştım. Çocuk salıncağına bindim, yere yuvarlandım ama dizimin acısına aldırmadan buna güldüm. Yirmilik dişimin birinden kurtuldum. Daha öncesinde diş teli tedavisi aldığım için şükrettim. İnsanları kafama takmamayı başardım. Artık kimsenin sözlerini duymuyorum. Cesaret edemediğim her şey için çabalamaya başladım. Böceklere dokunmaya başladım. İnsanları dış görünüşleriyle yargılamamayı öğrendim. Olmak istediğim kişi için çabalamaya başladım. Mutsuzluğun da mutluluk kadar önemini anladım. İnsanlara önem ve değer vermenin hiçliğini öğrendim. (Çiğ süt emmiş dedikleri bu olsa gerek) Sadece kendime saygı göstermeyi öğrendim. Yeni bilgiler edinmeye, ders çalışmaya daha pozitif bir yaklaşımla adım attım. Olmadığım biri gibi davranmanın hiçbir şeye yararı olmadığını anladım. Artık içimde ne isem dışımda da oyum. Kimseye güvenmemeyi öğrendim. Hayatın güzel tadının yanında metalik tadının da keyfini çıkarmayı ve hayata yarını yokmuş gibi devam etmeyi denedim. Müzik dinleme sıklığımı çok çok azalttım. Müzik dinlemek benim ruhsal durumumda ani değişimlere neden oluyordu ve bu çok canımı sıkıyor. Beni daha çok karamsarlığa itiyor. Hayal kurma sıklığımı artırıyor ve durmadan yazı yazıyordum. Ama artık bu durumumdan da yenilenerek çıktım. Türk halk müziğine, bölgesel müziklere ilgi duymaya ve onlara şans verip garip türküsel podcast oluşturdum. ( Bakınız : https://www.youtube.com/watch?v=4kTU-LgMgws https://www.youtube.com/watch?v=6SZ2j7p10Ts ) Kimin söylediğine bakmadan sevdiğim müzikleri dinlemeye başladım. Eskisi gibi bütün paramı romanlara yatırmayı özlediğimi son paramı kitaplara verdiğimde fark ettim. Daha da cesaretli olabileceğimi davranışlarımla kanıtladım. Olmak istediğim yer için çabalarken aslında bunca zamandır kendime gelmeyi bekliyormuşum bunu yeni fark ettim. Sivri dilli olmam kimsenin hoşuna gitmese bile bu özelliğimin hoşuma gidişini keşfettim. Herkes aynı özelliklere sahip yaratılmıyor sonuçta. Beni ve bizleri farklı kılan şeyler aslında çok özel şeyler. Yani benim sürekli mutsuz oluşum bana verilen bir özellik ve birçoğu insan hayatı tozpembe yaşıyorken gerçekleri görmek benim hoşuma gidiyor. Kimse kronik mutsuz olmak istemese bile ben bu hissi çok seviyorum. Yalnızlığın bana verdiği sessizliği seviyorum mesela. Çok insan yerine hiç insan düşüncesini seviyorum. Köpeklere hatta yavru köpeklere mama aldık. Ve bu inanılmaz güzel hissettiriyor. Kendim vermemiş olsam bile onlara gerçekten ulaştığını bilmek mükemmel bir histi. Kola'yı çok sevdiğimi fark ettim. Öncesinde çevresel etkenler ve sağlıksal sorunlarla bunu keşfedememişim. Gerçi siyah kolanın ne için yapıldığını bilmeme rağmen çok da önemsemiyorum. Şu zamana kadar bedenime olan oldu zaten. ( Siyah kola ilk olarak siyahileri kısırlaştırmak için icat edilmiş.) Dizi izlemeye başladım. Gerçekten kitap okumak kadar güzel bir aktivite. İlk kez takma tırnak aldım ve kullandım. Çok zahmetli bir iş olmasa belki kullanmaya devam etmek isterdim. Hangul (Kore alfabesi) öğrenmeye başladım. Çok zor bir iş değil. Hatta öğrenmeye başladıkça çok zevk alacağınız bir şey. Yeni dil öğrenmeye çok kapalı bir insanım ama sanırım bu yıllarca eziyet gibi öğretilmeye çalışılan ingilizce zorunlu dersleri yüzünden oldu. Şu an çokça dil öğrenmek istiyorum. Ahh nasıl olsa kodlama da işime çok lazım olacaklar. Tabi kodlama dilleriyle pek alakalı olmasa da.
Java öğrenmek istediğim için kurslara bakmaya başladım. Bilgisayar hakkında ne kadar şey öğrenebilirsem o kadar iyi benim için. Hem bloğum için de yeni şeyler düşünüyorum. Belki yeni bir dizayn hakkında çalışıyor olabilirim.

Bu yayınlık bu kadar . Beni dinlediğiniz, kalbimin sesine kulak verdiğiniz için teşekkür ederim.

Bana her zaman leyden535@gmail.com e-posta hesabından ulaşabilirsiniz.