Bakış açım, sert mizacım, karamsar ruhum, mücadeleci bedenim...↫엘리프 일기 ↫Elif'in Günlüğü ↫Elif's Diary

Bilemeyeceği şeyler varmış insanın. Asla o duyguda olamamak gibi. Asla yaşayamamak, asla hissedememek gibi.
Bazen çok güzel geliyor hayat fakat bazen. Çoğu zaman karamsar bakıyorum bu gözlerle dünyaya. Göz yaşlarıyla, kötü düşüncelerle, olamamak ve asla olmayacaklarla dolu içim. Hiçbir şey anlaşılmıyor olabilir yazdıklarımdan, anlaşılmasın da. Benim hep yaptığım gibi yazdığım,  özensiz yazılarımdan biri gibi gelecek sana. Ama vedalarımdan biri sadece. Sona yaklaşıyorum aslında. Vazgeçmem asla demek kolay ama bu söze sadık kalmak çok zor. Vazgeçmem gerektiğini hissettiğim, vazgeçtiğim ve bana zarar verdiği halde vazgeçemediğim çok şey var. Artık veda zamanı hepinize.
Eskilere ve yenilere. İyilere ve kötülere. Güzellere ve çirkinlere. Son vermek ve devam etmek. Bırakamamak. Savaşmamak ya da savaşa giremeyecek kadar bitkin olmak. Ben hepsi ben . Hayatım ve ben. Bakış açım, sert mizacım, karamsar ruhum, mücadeleci bedenim ve verdiği kararları bir türlü hayatına katamayan ben. Ne zaman değişebileceğim? Ne zaman iyi ile kötüyü ayırt edebileceğim..
İyi sandığım ama kötü çıkan her şeye sitemim var. Beni yanıltan insanlara ve iyiliğe olan duruşumu mahveden ruhlara. Sizlere neler söylemek istemezdim ki! Her seferinde beni en güvendiğim yerden yıkan duygular. Hep hep hep ... Hep aynı hataya düşen ben. Ruhu güzel insanların beni bulabileceğine inanan ben. Yanılmakta ben mi hatalıyım yoksa zıt davranışlar içinde olabilen insanlar mı? Kendim gibi davranmak. Ne muhteşem düşünce. Kendin olmak. Ruhunu bedenine yansıtmak. Ruhunu geliştirmek için bedenini kullanmak. Senin gibisinden kaldı mı diyebilmek birine mesela? Ya da yaptıkları ve söyledikleri karşısında kendinin ne kadar da aciz olduğunu fark ettirecek biriyle karşılaşmak artık çok mu zor? İletişim kurmak, saygı duymak da mı zor olan? Sevgi değil artık sadece saygımızı ister olduk birbirimizden. Uzaklaştıkça uzaklaştık insanlar olarak. Sosyallik adı altında sosyal hesaplar açıp oradan takipleşir olduk. Aslında birbirimizin yüzünü göremek istemedik, konuşmak istemedik, cümlelerden ve kağıt kalemlerden kaçar olduk. Kaçtık çünkü cümle kuramayacak kadar aciz hale geldik. Kendimizi sorgulayamayacak, davranışlarımızı kontrol edemeyecek kadar dejenerasyona (Dokuların normal yapılarının bozulup, normal fonksiyonlarını yapamayacak hale gelmeleri) mı girdik biz de ? Neler oldu, neler bitti, nelerden etkilendik bu kadar? Hayatımızda ne değişti de her şey yerle bir oldu. Neden güzel şeyler yaşamak ve yazmak varken şu an buradayım. Neden yok değil mi? Aslında hiç de olmadı bizleri birbirimizden uzaklaştıracak bir şey. Bizler hep müsaittik bunlara. Hep kaçmayı ve savaşmamayı, kavga ederek güç kullanarak her şeyi ama her şeyi çözebileceğimizi zanneden insanlardık zaten. Sadece bir dokunuş bizleri bozmaya yetti. Kimse kurtulmak istemedi bu değişimden. Kabullenildi geniş çevrelerce ve geldik bu günlere. Gelmememiz gereken en berbat yere. En son noktaya. Geri dönüşü olabilir mi bilmiyorum. Ama içimdeki o cansız çocuk artık çok geç diyor hep. Sadece seninle olmaz diyor. Kime yazıyorum bu kadar . Kim yazılarımı okuyup düşünüyorsa kendini, hayatına biraz dokunuyorsam işte o yeter bana. Bende iyi değilim. Ben asla iyi olamadım ama olmak için durmamak gerek diyorum kendime. Canım yanıyor elbette en küçük şeylerde. Gözüme ilişen ve asla kaybolmayacak yer edinen çok şey var kafamda. Kendimle savaşımda neler yok ki! Ama iyi bir birey olabilmek var. İyi kalabilmek. Güçlenebilmek..

-Bana gelen bir yazıyla son veriyorum bu gönderime
İnsan ne yerse o kokar. Ne okursa onu konuşur. Kimi seviyorsa kalbi o kadardır. Sizsiniz kendinizle ilgili tüm cevapları kenidinizi tanıyacak olana sunan. Yaşamınız verir sizi ele. Müzik arşivinizden bellidir kişiliğiniz. Aşkı sevme biçiminiz. Dinlediğin tarz müzikte saklıdır sevgiye olan şiddetiniz. En kötüye vereceğiniz cezadadır adalet. Herkes sever doğduğu toprağı, oraya bomba düştüğünde belli olur kimliğiniz. Sevgi bir bütün diyalog evrene karşı. Yağmurda ıslak bir kediye puslanmıyorsa gözleriniz, aşk sözlerini sakının siz. Komşunuzla sohbetimiz kadar uzaktakine olan bağımız. Mesafe denilen tanım sadece zamanla ilintili. Yoksa yalnız bir gecede bir kahve yudumlarken de onu anabiliriz. İnsan çevresi kadar güçlüdür. Kaç el uzattıysan o dostluklarla sınanırsın karanlığında. Aile bağın kadar bağlısın hayata. Sana karşı yapılan her şeye rağmen duruşundadır tavrın. Gizlediğin iyilik kadar büyük. Anne baba sevgisine izin verdiğin kadar küçük. Tek bir dünya var ''vicdanının'' etrafında dönen. Tüm karakterindir onun içinden geçen.


↠Ve sen buraya kadar okuduysan eğer gönülden teşekkür ederim. Bu uzun yolculuğumun başında beni destekleyen yegane insan.


Sol tarafta açılır penceredeki iletişim formundan ya da gmail hesabım leyden535@gmail.com  adresine göndereceğiniz iletileriniz ile benimle iletişime geçebilirsiniz.

Bu sayfada yer alan fikir, tasarım, yazı ve fotoğraflar Elif Kaygusuzoğlu'na aittir ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu kapsamında koruma altındadır. İzinsiz olarak kopyalanması, kullanılması ve alıntı yapılması suç sayılmaktadır.